İsrail-İran Gerilimi Tırmanıyor: ABD Savaşa Katılır mı?

13 Haziran’da başlayan İsrail saldırılarının ardından Orta Doğu’da tansiyon yeniden yükseldi. Gözler ise bu gerilimde nasıl bir rol üstleneceği merak edilen Amerika Birleşik Devletleri’ne çevrildi. Özellikle eski Başkan Donald Trump’ın açıklamaları, ABD’nin bu çatışmada doğrudan savaşa girip girmeyeceği sorusunu gündeme taşıdı.

Trump, yaptığı açıklamada, “Orta Doğu’daki bir çatışmaya katılmak istemiyorum” diyerek ABD’nin doğrudan müdahale etmeyeceği mesajını verdi. Ancak İsrail’e istihbarat ve mühimmat desteği sürerken, Washington’un askeri varlığını bölgeye kaydırması dikkat çekiyor. İsrail’in İran’a yönelik saldırılarını sürdürmesi ve Tahran’ın misillemeleri, ABD’yi her geçen gün daha fazla çatışmanın eşiğine getiriyor.

İsrail’in, ABD desteği olmaksızın İran’daki nükleer tesisleri hedef almasının teknik olarak mümkün olmadığı vurgulanıyor. Fordo gibi derin korumalı nükleer alanlar yalnızca ABD’ye ait özel bombalarla vurulabiliyor. Ayrıca İsrail’in hava savunma sistemlerinde yaşadığı mühimmat sıkıntısı, Tel Aviv yönetimini Washington’un askeri yardımına daha da bağımlı hale getiriyor.

Trump yönetimi, İran’ı müzakere masasına oturtmak için baskıyı artırıyor. Ancak İran’ın geri adım atmaması halinde ABD’nin doğrudan savaşa katılması, giderek daha olası bir senaryo haline geliyor. Uzmanlara göre bu durumda yalnızca askeri değil, siyasi ve toplumsal sonuçlar da kaçınılmaz olacak.

ABD’nin savaşa katılması hâlinde İran’da rejim değişikliği ihtimali de tartışılıyor. Ancak önceki ABD müdahalelerinin Irak ve Afganistan’da bıraktığı kaotik miras, bu seçeneğin zorluğuna işaret ediyor. İran’ın milliyetçi refleksleri, dış müdahaleye karşı halkı daha fazla rejim etrafında kenetleyebilir.

Washington’un Orta Doğu’daki rolü yeniden şekillenirken, dünya kamuoyu ABD’nin bir kez daha büyük bir savaşa dahil olup olmayacağını sorguluyor.