MESAJ ARACIN KENDİSİDİR (10 MART 63)

Yayınlama: 10.03.2025
A+
A-

10 Mart benim doğum günüm. Ne kadar doğru bilmiyorum. Merhum anneme sorduğumda “ilkbahardı ama kar vardı” demişti. Her ne ise, 62 yaşına adım atmış oldum. Yaşımı hiç gizlemedim, gizlemekten de hoşlanmam. Facebook marifetiyle dostlarım da bugün iyi dileklerini ve dualarını esirgemediler, sağolsunlar.
Facebook’un bu işlevi “Mesaj, aracın kendisidir.” Yani mesajınızı vermek için seçtiğiniz araçlar, ister istemez mesajınıza yön verip, ona kendi rengini katıyor. İletişimin gelişmesiyle bunun böyle olduğu daha açık anlaşıldı. Kullandığınız biçim de özü ifadede etkiliydi. Dolayısıyla iletişim araç ve imkanları ideolojileri, bilgiyi, ahlakı, sanatı, her şeyi etkiledi. Bununla da kalmamış bir yandan herşeyi dönüştürme gücüne sahip oldu. Dahası bizi de dönüştürüyordu. Üstelik dönüştüğümüzü farkettirmeden, sahip olduklarımızı albeniyle donatarak dönüştürüyordu. İletişimin teknolojiyle sofistikeleştiği bir dönemde düşüncede ‘selefilik’ de zorluklar yaşamaya başlamıştı.
Bu işin bir yanı.

Yine bununla ilgili bir başka yanı daha var. O da toplumların, küreselleşme çağında özgünlüğünü korumada artık eskisi kadar rahat olmadıkları gerçeği. Küreselleşme sadece ekonomik ilişkileri, siyaseti küreselleştirmekle kalmadı, ekonominin zorunlu bir fonksiyonu olan tüketimi küreselleştirdi. Tüketim deyip geçmeyelim. Hayatın her alanını kapsayan tüketimimiz küreselleşti. Küresel belirleyiciler kılık kıyafetimiz, ev dekorasyonumuz, mutfak kültürümüz, yani yiyip içtiklerimizden tutun da hayatımızın en mahrem alanlarına kadar uzandılar.
Biz de bir eziklik içinde mağlup olup benimsedik.
Doğum günü deyip buralara geldik.

İlke olarak, bir duyarlılık oluşturma iddiasıyla, ihdas ve ilan edilmiş özel gün kutlamalarına sıcak bakmadığımı bu vesileyle bir kez daha belirtmek isterim. Neden mi?

-Öyle ki hakikatın bütünlüğü düşüncesi erozyona uğradı.

-Sonra buna bağlı olarak bilincimizin bütünlüğü kalmadı. Modern anlayış bilincimizi kompartımanlara ayırdı.

-Ardından ruhumuzun bütünlüğü kalmadı. Kırık bir aynada kendimizi seyreder gibi görmeye başladık herşeyi.

-Elbette hayatımızın bütünlüğü bozuldu. Eskilerin deyişiyle hayatın şirazesi kayboldu. Hayata karşı kaybettiğimiz bütüncül algılama ve tepki yeteneğimizi telafi etmek için, çaresizlikten ulusal ve uluslararası kuruluşların ilan ettikleri günlere sığınarak vicdanımızın çoraklaşmış toprağına su taşımaya çalıştık.

-Annelerimiz ve öğretmenlerimiz başta olmak üzere bizim için ne kadar değerli şey varsa, modern yaşamda onları hatırladığımızı ve takdir ettiğimizi göstermek için, zihnimizin yılda bir kez o kompartımanına uğramamız gerekiyor. Yani, -mış gibi yapmamız…

Gelin, bütün -mış gibilerden kurtulmak için hayatın bütünlüğüne dönelim.
Yine de doğum günümü kutlayarak iyi dileklerini ileten dostlarım, iyi niyetlerinizden emin olarak hepinize teşekkür ediyorum.

Selam ve dua ile..
Hacı Arıcı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.