ÇANAKKALEYİ ANLAMAK
Çanakkale Savaşı Türk tarihine altın harflerle kazınmış destansı bir zaferdir. Çanakkale; yokluğun varlığı yendiği, kahraman yiğitlerin kanını toprağa günlerce akıttığı yerdir. Çanakkale’yi anlamak ve anlatmak her müslüman Türk’ün, Kürt’ün, Boşnağın ve tüm ümmetin vazifesidir. Çünkü Çanakkale, sadece bir milletin değil, bir ümmetin namusunu kurtaranların savaşıydı.
18 Mart Çanakkale Savaşı, Türk tarihine unutulmaz bir damga vurmuștur. İnancın nasıl güçlü bir kale olduğunu gösteren, az rastlanır bir mücadelenin zaferidir. Çanakkale Savaşı belki de Anadolu halkının yașadığı en büyük zaferdir. Tarihimizde büyük bir zafer olarak geçse de hepimizin yüreklerinde büyük bir keder bırakmıştır. Bu kutsal mücadele uğruna Çanakkale’de 250 bin șehidimiz vatanları uğruna kendilerini siper edip, kanlarının son damlasına kadar savașıp kazanmıșlardır.
Çanakkale toprakları 250 bin șehidimizin kanı ile sulanmıș; düșmanların hepsi bir olup Çanakkale’yi geçmeye çalıșmıș, fakat yüz binlerce yiğidimiz Çanakkale’nin geçilmez olduğunu düșmana göstererek heveslerini kursaklarında bırakmıșlardır.
Çanakkale; anadan, yârdan, evlattan vazgeçip vatan diye diye can verenlerin, kanıyla yazdığı bir destandır. Çanakkale Hakk’ın batılı, birliğin ayrılığı yendiği zor bir imtihandır. Çanakkale azmin, fedakârlığın, onurun zaferidir. Bağımsızlığın, özgürlüğün, direnișin zaferidir.
Çanakkale; kimi Erzurumlu, kimi Konyalı, kimi Ardahanlı, kimi Urfalı sayısız yiğitlerin omuz omuza savaşarak yazdığı tarihtir. Önündeki arkadaşının ölümünü görüp, onun düştüğü yere -sadece bir dakika sonra öleceğini bildiği hâlde- geçen ve gözünü kırpmadan vazifeye atılan askerdir onlar. Ölüme atılan asker! Mehmet Âkif’in de dediği gibi: “Bedr’in aslanları ancak senin kadar şanlı idi.”
“57. tümen…” Nurlar içinde yatıyorsun şüphesiz. Șehadet şerbetini içmelerine belki de sayılı saatler kala, derede çamaşırlarını yıkayan ve sebebini soran komutanına da: “Allah’ın huzuruna kirli esvap ile mi çıkayım?” diyen bu tümen, imanın ve teslimiyetin insana dönüşmüş şeklidir âdeta… “Ben size savaşmayı değil; ölmeyi emrediyorum” emrini verecek ne başka bir komutan gelmiştir bu dünyaya, ne de bu emre uyacak başka kahraman yiğitler…
Çanakkale Zaferi, Türk milletini kolay lokma sanıp, Fatih’in kır atını sürdüğü bu kutsal toprakları ele geçirmek isteyen Haçlı zihniyetine atılmış son tokattır.
Çanakkale Zaferi, niye geldiklerini bilmeyen Anzak erlerine bile yardım elini uzatmaktan çekinmeyen ve onları da bağrına basan kardeşliğin zaferidir.
Çanakkale; bir gözünü kaybettiği hâlde diğer gözüyle savaşan, bir bacağını kaybettiğinde diğer bacağıyla koşan, mermileri üzüm taneleri gibi toplayan, göğsüyle siper olan, kanıyla toprağa can katan yiğitlerin arşa yükseldiği yerdir.
Ölümü de öldüren kahramanlar; göğsü siper, canı süngü olanlar şimdi gömsek de sığmayacakları tarihte izliyorlar bizi. Bir silahları olsaydı onların eğer; içimizdeki ayrılıkları, kardeşi kardeşe kırdıranları, bize bizi unutturanları vururlardı, şüphesiz şimdi…
Çünkü onlara savaşı kazandıran ruhlarındaki birlik ve dirlikti. Onlar bir millet olmanın bilincine varmış, bu ruh ile yenmişlerdi düşman askerlerini. Bir sancak altında, kara kışlarda yem etmemişlerdi vatanı kurda, kuşa. Vatan aşkıyla 257 kiloluk bombayı tek başına kaldıran Koca Seyit’in namluya sürdüğü mermi gideceği yeri de biliyordu. Elizabeth Gemisi’ni ikiye ayıran o top, Çanakkale Zaferi’nin özetiydi âdeta…
Şimdi bizler aynı gücü yüreğimizde hissedersek ruhu şad olur şehitlerimizin. Bastığımız toprağın üstünden çok, altında yatanların canlı olduğunu anlarsak kıyamayız bu toprağın tek bir taşına.
Şimdi fark edersek damarlarımızdaki asil kanı, neslimiz hür yaşar ebediyen… Yağan yağmurun altında aynı şemsiye ile korunup, açan güneşin altında aynı çiçekleri koklarsak “Asım’ın nesli” oluruz ancak…
“O benim sun’-i bedî’im, onu çiğnetme” dedi.
Âsım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek!….”
M. Âkif Ersoy
İște 18 Mart’ın önemi burada yatıyor. Șehitlerimize ne yapsak haklarını ödeyemeyiz. Bu yüzden onların kemiklerini sızlatmayacak șekilde yașamalı, onların bize bıraktığı toprak, bayrak, vatan gibi kutsal değerleri kanımızın son damlasına kadar korumalıyız. Biz ayakta durduğumuz sürece vatanımıza sahip çıkacağız. Yeter ki șehitlerimizin kemikleri sızlamasın.
Her yıl bu kutsal günü anmaktan milletçe gurur duyuyoruz. Bugün bu topraklarda yaşıyorsak bilmeliyiz ki, 250 bin yiğidimiz sayesindedir.
Çanakkale’m, ah kahraman gazilerim, gençliğine doymadan, vatan için canını veren aziz şehitlerim! Yaşamımız için canını veren, soluduğumuz havadan daha önemli bağımsızlığımızı kazandıran isimsiz kahramanlarım! Ruhunuz şad olsun!
Selâm ve duâ ile 🤲